Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karsı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
Zabıta memuru iken seyyar satıcılara müdahale esnasında vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan müvekkilimiz hakkında açılan davada Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurtulunca hazırlanan rapor uyarınca %16.0 (yüzdeonaltınoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına karar verilmiş, bu rapor uyarınca maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Kararda;
"Bu hale göre, idareye tazmin sorumluluğu yükleyen yegane sorumluluk halinin kusur sorumluluğu olmadığı ve idarenin, oluşan zarar ile nedensellik bağı kurulabilen eylemlerinden doğan zararları da gidermekle yükümlü olduğu hususları göz önüne alındığında, somut olayda da davalı idare bünyesinde zabıta memuru olan davacının, idarece kendisine verilen görevini yerine getirdiği esnada, görev sırasında yaralandığı açık olup, olay ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunduğu ve yürütülen görevinin neden ve etkisiyle meydana gelen olay sonucunda davacının özel ve olağandışı zarara uğradığı anlaşıldığından, oluşan zararın kusursuz sorumluluk ilkesinin türlerinden olan mesleki risk sorumluluğu kapsamında, davalı idare tarafından tazmin edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır." denilerek 1.566.790,31 TL tutarındaki efor kaybından kaynaklı maddi tazminatın, 50.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmiştir.
İdare, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği istihdam ettiği personelin uğradığı zararları karşılamakla yükümlü olduğundan, hangi kurumda olursa olsun kamu personelinin görevi başında iken uğradığı zararların tam yargı davası ile giderilmesi mümkündür. 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde belirtilen sürelerin dikkate alınarak açılacak tam yargı (tazminat) davası ile maddi ve manevi zararların kısmen de olsa telafisi yoluna gidilmesi hakkaniyet gereğidir.
Av. Sadi KAYABAŞI