KAYABAŞI

Serbest Çalışan Tabiplere İlişkin Disiplin Kuralları İptal Edilmiştir.

Serbest Çalışan Tabiplere İlişkin Disiplin Kuralları İptal Edilmiştir.
Serbest Çalışan Tabiplere İlişkin Disiplin Kuralları İptal Edilmiştir.

Türk Tabipleri Birliği Kanununun 39. maddesinde;

"Haysiyet Divanı, evrakı kendisine tevdi edilen azaların fiil ve hareketlerinin mahiyetine göre aşağıdaki inzibati cezaları verir: a) Yazılı ihtar, b) (Değişik: 23/3/2006 – 5477/6 md.) O yılki en yüksek yıllık üye aidatının üç katından az, beş katından fazla olmayan para cezası, c) 15 günden 6 aya kadar geçici olarak sanat icrasından meni, d) Bir mıntakada üç defa sanat icrasından meni cezası almış olanları o mıntakada çalışmaktan meni. Haysiyet divanları, bu cezaların verilmesinde sıra gözetmeksizin geniş takdir hakkını kullanırlar.  " kuralına yer verilmektedir.

6023 sayılı Kanun’un itiraz konusu 39. maddesinin birinci fıkrasında tabip odası haysiyet divanının evrakı kendisine tevdi edilen oda üyeleri hakkında fiil ve hareketlerinin mahiyetine göre yazılı ihtar, o yılki en yüksek yıllık üye aidatının üç katından az beş katından fazla olmayan para cezası, on beş günden altı aya kadar geçici olarak sanat icrasından men ve bir mıntıkada üç defa sanat icrasından meni cezası almış olanları o mıntıkada çalışmaktan men şeklinde düzenlenen disiplin cezalarından birini uygulayacağı belirtilmiş, ikinci fıkrasında da haysiyet divanlarının bu cezaların verilmesinde sıra gözetmeksizin geniş takdir yetkisine sahip olduğu hükme bağlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi 22/9/2021 tarihli ve E.2021/16, K.2021/62 sayılı kararında 25/1/1956 tarihli ve 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun eczacı odaları haysiyet divanına itiraz konusu kurala benzer yönde görev ve yetki veren 30. maddesinin ilgili kısmını incelemiş ve söz konusu kısmı eczacı odaları haysiyet divanının meslek mensupları hakkında disiplin cezası uygulama yetkisini kullanmaları sırasında bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanımadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 2. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.

Anılan kararda ilk olarak ilgili kısımda eczacılar hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları sayılmakla birlikte söz konusu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde sayılan hâllerde hangi disiplin cezasının uygulanacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı tespit edilmiştir.

Bu kapsamda haysiyet divanının kendisine intikal eden bir dosyaya konu eylemin söz konusu kuralda sayılan hâllerden birisinin kapsamına girdiği kanaatine varması durumunda yine maddenin birinci fıkrasında sayılan disiplin cezalarından herhangi birisine hükmedebileceği, haysiyet divanının hangi fiile hangi cezayı uygulayacağı konusunda herhangi bir kayıt ve şartla bağlı olmayıp tamamen serbest bırakıldığı, eczacılar hakkında disiplin cezası uygulanabilecek hâller sayılmakla ve disiplin cezaları da gösterilmekle birlikte maddede sayılan disiplin suç ve cezaları arasında yeterli bağlantının kurulamadığı, bu çerçevede disiplin cezasını gerektiren eylemin gerçekleşmesi durumunda fiil ve hareketin niteliğine göre disiplin cezalarının verilebileceği öngörülmekle birlikte bu ölçütün disiplin cezasının muhatapları açısından yeterli bir hukuki güvence sağlamadığı belirtilmiştir.

Öte yandan disiplin cezasının belirlenmesi konusunda haysiyet divanına sınırsız bir takdir yetkisinin tanındığı, bu bağlamda haysiyet divanına disiplin cezasını gerektiren eylemin gerçekleşmesi durumunda ilgili kısımda yer alan disiplin cezalarından istediğini uygulayabilme imkânını haiz kılındığı, haysiyet divanının bu yaptırımı uygularken anılan Kanun’da öngörülen sırayı gözetme zorunluluğuna da tabi tutulmadığı ifade edilmiştir.

Anılan kararda Anayasa Mahkemesi söz konusu kısımda haysiyet divanına tanınan yetkinin somut olayın özelliklerine, eylemin ağırlığına, oluşan zararın büyüklüğüne göre kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılmasını sağlamanın yanında işlenen disiplinsizlik eylemi ile tayin edilen disiplin cezası arasında adil bir dengenin gözetilmesini sağlayacak gerekli ve yeterli mekanizmaların kurulmadığı, verilecek disiplin cezaları bakımından keyfî yorum ve uygulamalara karşı hukuki güvencenin sağlanmadığı sonucuna varmıştır.

Aynı gerekçe Yüksek Mahkeme Türk Tabipleri Birliği Kanununun 39. Maddesinin iptaline karar vermiş olup, iptal kararının  Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

İptal kararı öncesi TTB tarafından verilen disiplin cezaları hukuka aykırı hale gelmiş olup, dava konusu edilmesi halinde idari yargı merciilerince disiplin cezalarını iptaline karar verileceği açıktır. 


Av. Sadi KAYABAŞI


Paylaş:
Son Blog Yazıları
5 Mayıs 2025 Pazartesi
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76. maddesinde, "Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atay...
23 Nisan 2025 Çarşamba
29.3.1984 kabul tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 2. maddesinde: Ceza İnfaz Kurumlarının, kurulması idari görevleri yönünden gözetim ve denetiminin yapılması ve geliştirilmesi Adalet Bakanlığın...
7 Nisan 2025 Pazartesi
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun “Mal bildirimi” başlıklı 14'üncü maddesinde, “Devletmemurları, kendileriyle, eslerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait taşınır ve taşınmaz malları,alacak ve borçları hakkında, özel kanunda yazılı hükümler uyarınca, mal bildirimi verirler.” düzenlemesiye...